11 Temmuz 2012 Çarşamba

SÜMERLER'DE EĞİTİM

SÜMERLERDEN GÜNÜMÜZ EĞİTİM—RAHMİ MALTAŞ—ÇİZGİ KİTAPEVİ 2011 SÜMERLERDE EĞİTİM Sümerler pek çok alanda ilklerin sahibi olduklarını göstermiştir. İlk örgün eğitim kurumu olan okullar, ilk meclis, ilk toplumsal reform ve vergi indirimi, ilk mahkeme kararı, ilk ilaç formülleri kitabı, ilk kütüphane, ilk fabl ve edebi atışmalar bu büyük medeniyetin sadece bir bölümünü oluşturmakta. Sümerler bireysel haklar konusunda derin bir bilince sahipti. İster kralı, ister üstü yada eşiti tarafından yapılmış olsun, hakları çiğnenince tepki gösterirlerdi. Sümerlerde kadına büyük değer verdikleri anlaşılmaktadır. Çocuk aile içinde kutsal sayılırdı. Sümerlerin bulduğu çivi yazısı daha sonra Akad, Asur, Babil, Pers, Hitit, Urartu gibi bir çok uygarlık tarafından kullanılmıştır. Sümer okul sisteminin olgunlaşıp, gelişmesi MÖ 3000 sonlarda oldu. Sümer okulu Edubba (tablet evi) adıyla biliniyordu. Öncelikle tapınağın ve sarayın ihtiyaçlarını karşılayacak yazcıların eğitilmesi için kurulmuştu. Ana amaç bu olmaya devem ederek, Edubba bir kültür ve öğrenim merkezi haline geldi. Akademisyen –bilim adamı yetişti. Ayrıca günümüz okullarında farklı olarak Sümer okulu, yaratıcı yazarlık diyebileceğimiz şeyin de merkeziydi. Sümerlerde eğitim zorunlu olmadığı gibi genel de değildi. Öğrencilerin büyük çoğunluğu varlıklı ailelerden geliyordu. Öğrenci önce Sümercenin karmaşık sözcük dağarcığının yazılışına aşina olduktan sonra kısa cümleler, atasözleri ve hayvan öykülerini ezberliyordu. Sonrasında Sümer ekonomik yaşamında büyük rol oynayan hukuksal belgeleri öğreniyorlardı. Ayrıca matematik dersi de veriyordu. Disiplin Sümer okullarında büyük sorun olmuşa benzemektedir. Dayak hiç esirgenmiyordu. Kuşkusuz övgü de vardı ama kusurları düzeltmek için öncelikle sopaya güveniliyordu. Öğrenciler gün doğumunda gün batımına kadar okuldaydı. İlk gençlikten, genç bir adam oluncaya kadar okulda kalıyorlardı. Öğretmenler, öğrencilerin verdiği ücretle geçinirlerdi. Babanın öğrenci oğluna söyledikleri tablete yazılmış…’Bana bak, adam ol. Halka açık meydanda başıboş dolaşma, caddelerde sürtme. Sokakta yürürken çevrene bakınıp durma. Alçak gönüllü ol, gözetmenine ondan çekindiğini göster’…yazının devamında baba oğlunun öğrenciliğinden hiç memnun değildir ve umutsuz uyarılarına devam etmektedir. Dünyaya yazılı olarak tanıklık eden en eski edebi eserler arasında Sümerlere ait Gılgamış destanı ilk sırayı alır. Musul kentinin bir bölümünü oluşturan ve Asurlara başkentlik yapmış olan Ninova kazılarında çıkarılmıştır. Bu kazıda asıl olan Asur kralının kurduğu kütüphane çıkarılmış ve destanda bu kütüphanede bulunmuştur. Destanın kahramanı Gılgamış Uruk devletinin yarı tanrı kralıdır. Gılgamış halkına zulmeder ve halk ana tanrıçaya başvururlar. Ana tanrıça Gılgamışın kibrini kırıp, ruhunu eğitebilecek Enkidu’yu yaratır. Uruklu bir kadın Enkiduyu eğitir ve Gılgamış ile kapışmaya hazırdır. İkisi arasındaki kapışmada Enkidu üstün görülür fakat aniden Gılgamışın öfkesi yatışır ve Enkiduya sarılır ve destan devam eder. MISIR’DA EĞİTİM Antik Mısırın üç büyük dönemi vardır. Tarih öncesi dönem, Firavunlar dönemi ve Yunan-Latin dönemi. Mısır firavunlarının tümü Yunanlı rahip tarafından MÖ3yyda numaralanmıştır ve MÖ3000-332 arası otuz hanedanla dünyaya damgasını vurmuştur İnsanlık tarihin ikinci en büyük medeniyetini kurmuş Mısırlılar için öteki dünyada bu dünyada yaptıklarının hesabının verileceğine inanıyorlardı. Saray çevresinde kalabalık bir yönetici sınıf vardı. Bu kişilerin başlıcaları da yazmanlardı. Yazmanlar saray okulunda eğitim görürlerdi. Okuldan çıktıktan sonra yükselmeye başlarlar. Subay ve din adamları, yazmanlardan sonra gelir. Eğitim en parlak dönemini MÖ1400de Ramses zamanında yaşamıştır. Mısırda da eğitim ilk ailede başlardı. Aile bağları güçlüydü ve zenginler dışında çok eşlilik yoktu. Zenginler çocuğu emzirmesi için süt anne tutarlardı. Çocuk önemliydi anca çocuğunu öldüren kadın için idam cezası verilmezdi. Çocuğunu öldüren kadın. Çocuğun 3 gün üç gece kollarında taşımak zorundaydı. Büyüklere saygı göstermek aile eğitiminde önemli yer turtardı. Ana-babalar çocuklarını şefkatle yetiştiriyorlardı. Çocuğun memur olması için fazla çaba harcandığı, iş ve zanaatların aşağı görüldüğü anlaşılmaktadır. İlk okula başlama yaşı konusunda farklı görüşler vardır. İlkokulda çocuklar taş levha üzerinde öğrendikten sonra papirus üzerine yazarlardı. Öğrencilerin yanlışları, öğretmenler tarafından kırmızı mürekkeple düzeltilirdi. Öğrencilere beden eğitimi de yaptırılmaktaydı. Sokratesin öldürülmesinde sonra Eflatun Mısıra gitmiş ve eğitimi övmüştür. Şöyle yazmıştır…’mısırdaki bütün çocukların okuma yazma öğrenirken bu konuda aldıkları ne kadar bilgi varsa, bizdeki özgür yurttaşların da o kadarını öğrenmeleri gerektiğini söyleyelim…’ Mısırda ilkokulun yanı sıra orta okul ve yüksek okul öğrenimi de vardır. İlkokul bitiren sınava tabi tutulur, başarılı olan üst okula geçerdi. Eski Mısırda öğrencilerin branşlarına göre eğitim görmeleri, eğitim alanında erişilen seviyeyi göstermektedir. Okuldan çıkan her öğrenci hayatları boyunca üstadlarına bağlı kalırlardı. Dünya eğitim tarihinde eşine rastlanmaz bir uygulamaya Mısır eğitiminde şahit olmaktayız. Tapınak okullarının yüksek kısmını bitirip iş bulamayan gençlere mezun olduğu okul, onun bütün ihtiyaçlarını karşılamak zorunda idi. Bu işiz yüksek okul mezunu okulda kalır, sadece ilimle uğraşırdı. Fakir ve zengin çocukların devam ettiği tapınak okullarında zengin çocukları yatılı kalma ayrıcalığına sahipti. Mısırda sanat dinden gelmektedir. Şiir, musiki, heykel, mimar dinin etkisi ile gelişmiştir ve bunlar arasında papazlar da vardır. Mimarlar prensesle evlenecek kadar itibar görmüşlerdir. Hem beden sağlığı hem de savaş hazırlığı nedeniyle jimlastiğe büyük önem verilmiştir. Mısır eğitiminde katı bir disiplin vardı. Bedeni cezalara kadar gidilirdi, ölçüsüz dayak cezası verilirdi. Mısırda kadına verilen değer yüksekti. Karı-koca arasında büyük bağlılık ve sadakat vardır. Kadın veya erkek eşine ihanet eden ağır ceza ile cezalandırılırdı. Çocuklar çoğunlukla analarının adıyla anılırdı. Hatta firavun olan kadınla vardı. ÇİN’DE EĞİTİM Eski Çin’de eğitime her zaman sağduyu hakimdir. Eğitimin erdemle yoğrulması sürekli vurgulanmıştır. Eğitimin en büyük etkisi insanı yükseltmektir. Ailede eğitme büyük önem vermişlerdir. Ataerkil aile yapısı vardı ve birden fazla kadınla evlenilebiliyordu. Baş kadın ilk kadındı ve daha fazla itibarı vardı. Kadının çocuk doğurmaması boşanma nedenleri arasında idi. Kadının en önemli görevi kocasına saygı ve itibar göstermesi idi. Karısına kötü davranan erkek için hiçbir müeyyide uygulanmazdı. Kadın evde çalışır ve ipek böceği yetiştirirdi. Dışarıda gezmesi hoş karşılanmazdı. Bunu engellemek için küçük yaşta kız çocuklarının ayakları ezilirdi. Kadının okuma yazma bilemesi önemsenmezdi. Baba çocuklarının sayısını, kız çocuklarını eklemeden söylerdi. Eski Çin’de prenslerin, asillerin çocukları ve yüksek düzeyde yöneticilerin çocukları için saray okulu vardı. Öğretimde ahlaka önem verilirdi. Müzik eğitimine önem veren milletlerden birisi de Çinlilerdir. Onlara göre müzik insan ruhuna düzen getirir. Çin’de saray okullarında başka halk için de okullar vardı. En küçük köyün bile okulu vardı. MÖ 2500 yılında kurulmuş kültür kuruluşları vardı. Yedi yaşında kız ve erkek çocuklar birlikte yemek yemez. Sekiz yaşında aile içi adapları öğrenir. On yaşında okula başlar. İlkokul on beş yaşına kadar sürer ve sınav sonucu üst okula gidelerdi. Otuz yaşında evlenebilir. Kırk yaşından önce önemli devlet memurluğuna gelemez. Büyük devlet adamı olmak elli yaşında itibaren mümkündü. Yetmiş yaşında sonra da görevinden ayrılır. Okullar dörde ayrılır. 1-cemaat okulları 2- kanton okulları 3- büyük kasabadaki okullar 4- il merkezlerindeki okullar. En yüksek okul saray akademisi idi. Çinlileirn eğitimde en büyük buluşları kağıt ve elli bin işaretten oluşan çin alfabesidir. Çindeki ahlaki öğretide Konfüçyus ve Lao-Tzu etkili olmuştur. Konfüçyus Asıl adı Kung-fu-tzu olup 17yyda Pekine yerleşen Cizvit misyonerleri tarafından batıya taşınmıştır ve adı da Latinceleştirilmiştir. MÖ 550de doğar. Babasını üç yaşında kaybeder. Yoksulluk içinde büyür. Yaşadığı dönemde ülkede çok sayıda feodal devlet vardı ve soylu aileler bölünmüştü. Soylular uyruklarını zorla çalıştırıyor ve onlardan vergi topluyordu. Konfüçyus egemen güçlerin çıkarlarına değil de halkın mutluluğunu hedefleyecek bir çözüm bulunmasını istiyordu. Hayatı boyunca bildiklerini uygulayabileceği bir yöneticilik görevine gelmek istedi. Elli yaşında saygın bir devlet görevine getirildi ama elinde yetkileri olmadığı için istifa etti. Değişik ülkeleri gezdi. 67 yaşında öğrencilerinin çağrısı ile yurduna geri döndü ve 73 yaşında vefat etti. Çevresinde onun ilkelerine bağlı öğrenciler oluştu. Sohbet ederek ders vermekteydi. Her öğrencinin kişiliğini inceler ve onlardan bütünsel bir insan çıkarmaya çalışırdı. On agöre devlet yönetimi ahlakın daha geniş bir alanda uygulanmasıydı. Lao-Tzu Konfüçyus ile farklı olduğu hususlar vardır. Lao’a göre birliğin sağlanması için belirli hedeflere ulaşmak yerine hareketsiz kalmak gereklidir. Erdemli olmak için çabalamak rekabete neden olur. Ayrıca bunlar doğayla uyumlu değildir. Bir şey yapmamakla, hırslardan vazgeçmekle birlik sağlanabilir. HİNTLİLERDE EĞİTİM Hint kültürü MÖ 2300de bu gün ki Pakistan sınırında kalan bölgede ortaya çıkmıştır. MÖ 1800de kastlara ayrılmıştır. Veda inancının temelleri atılmıştır. Veda, kutsal bilgi anlamına gelir. MÖ 1500de eğitim ailede verilirdi ve kadına verilen önem fazlaydı. Aşağı sınıfı oluşturan kastların öğrenim hakları yoktur. Yüksek sınıfın çocukları yüksek öğrenime kadar gidebilirdi. Ceza vardı, disiplin önemliydi PERSLERDE EĞİTİM Savaşçı bir millet olan Perslerin çocuk yetiştirmede farklı gelenekleri vardı. Heredot şöyle der: ‘çocuk beş yaşına kadar babasına gösterilmez, böylece eğer çocuk küçük yaşta ölürse, babada kötü bir etki bırakmamış olur. Beş ile yirmi yaş arasındakiler üç şey öğretilir, ata binmek, ok atmak, doğruyu söylemek’. İBRANİLERDE EĞİTİM Sami ırkından olup, Kenan ovasına Harran’dan gelmişlerdir. İbrani, ırmağın ötesinden gelen anlamındadır. Hz İbrahim çok tanrılığa savaş açarak, Babil hülkümdarı Nemrud’un öfkesini üzerine çekti. Sonra babası ve kardeşinin oğlu Lut ile Harran’a yerleşti. Babasının ölümünden sonra 75 yaşındayken, Kenan’a gitti. İbrahim, İshak, Yakub, Yusuf, musa aynı dönemde peygamber idiler. İbraniler MÖ 1700de mısırda yaşadılar. Yakup peygamberin oğlu Yusuf mısırda köle iken sonra firavunun baş danışmanı oldu. İbranilerle firavunun arası açıldı. Firavun sarayında büyüyen Hz Musa önderliğinde mısırdan kaçtılar. Mucizevi şekilde kızıldenizi aşıp sinaya vardılar. Tarihçiler Hz Musa dönemimin,n2. Ramses olduğunu kabul ederler. MÖ 1250e doğru. Hz Musaya sina dağında 10 emir geldi. Musa peygamber döneminde yerleşik düzene geçen İbraniler davud peygamber zamanında birliği sağlamaya başladılar. Hz Süleyman zamanında Kenanda altın çağını yaşadılar. Hz süleymanın vefatından sonra ikiye ayrıldılar ve güneyli kabileler Kudüsü başken t seçtiler, kuzeyliler israil krallığını kurdular. Sürekli çatışma halinde olan bu iki krallık Babillilerin kudusu ve Asurluların kuzeydekilerin yerleşim alanını ele geçirmeleri ile yıkıldılar. Sürgün edildiler Yahudilerin ikinci sürgün edilmeleri MS 70de Romalılar zamanından oldu. Romalılar kudusu yakıp yıkarak, Yahudiler dağıtıldılar. Hahamlar kırsal alandada okul açılması için halka telkin verirlerdi. Altı yaşındaki çocuk okula alınırdı. İbtanilern MS70de dağılmalarından sonra sinagoglar, eğitimleri için mekan oldu. Tevrata verilen önem bütün derslerin üzerindeydi. Katı milliyetçilik ve diğer milletleri aşağı gören anlayışla eğitilirlerdir. Çok uzun geçmişe sahip İbraniler medeniyet kuramamışlardır. Yahudilerin bilime ve felsefeye hiçbir katılarının olmadığını söyleyebiliriz. Endülüs ve orta doğuda müsliman kurumlarda yetişen bilim adamları vardır. TÜRKLERDE EĞİTİM Savaşçı, beyaz ırk. Kadınlar ile erkek aynı haklara sahipler. Ata biner, güreş sporu dahi yapar. Tek eşlilik esas. Eğitim ailede verilir. Aile kurumu küvetli. Türklerde eğitimi, İslam öncesi, İslam dönemi, cumhuriyet dönemi olarak incelemek lazım YUNANLILARDA EĞİTİM Eski yunanda eğitimin hedefi bedenin ve ruhun uyum içinde geliştirilmesidir. Yunan site devletleri birbiri ile devamlı savaş halindeydiler ve yenilgiler halkın esir olmaları ile sonuçlanıyordu. Gençleri savaşa hazırlama eğitimi yanında estetik eğitime de önem veriliyordu. Spor müsabakaları bedeni dayanıklı hale getirmekti. Okul disiplini sertti. Güneş doğumunda başlar ve batana kadar devam ederdi. Hem devlet hem de aile tarafında eğitim verilirdi. Okuma ve yazma öğrenmek, bir vatandaşlık göreviydi. Köyler de dahi okullar vardır. Öğretmenler zor geçinirdi. Eski yunandan günümüze gelen kavram pedagogtur. Akıllı ve becerikli köle, gemi kaptanlığı, ticaret ve ziraat işlerinde kullanırlardı, en beceriksiz olanı da çocukları okula götürüp, getirmesi ve onlarla ilgilenmesi için kullanılırdı. Bun köleler pedagog denirdi. Çocuk ikinci efendi idi ve pedagoga her türlü eziyeti yapabilirdi. Yunan eğitiminde metotlar vardı ve ayrıca sanat önemliydi. Atine önemli bir eğitim merkezi idi. Amacı iyi vatandaş yetiştirmekti. Eğitim zorunlu değildi. Devlet eliyle yapılıyordu. Gelir durumu yüksek olan aileler çocuklarına daha iyi ve uzun süreli eğitim verebilirlerdi. Öğrencilerden alınan ücret eğitime göre değişmekteydi. Kızların eğimi pek ciddiye alınmazdı. Sokrates, Eflatuni Platon Atinada yetişen değerli kişilerdir. Atinada halkın büyük çoğunluğu kölelerden oluşuyordu. Sparta herkes askerdi. Buradaki eğitimde bun önem verilirdi. Eşcinsellik çoktu. Sofistler. MÖ 500de yaşayan filozoflara verilen addır. Sofistler bilgin değildi, her şeyden önce öğretmendi. Gezgin öğretmen olan sofistler ikna sanatında yetkinlerdi. Sokrates ve eflatuna karşı savaş açan iki sofist vardı. Pratogoras ve gorgias. Atinayı mesken tutan sofistler neredeyse tamamı yabancıydı. Sokrates ve eflatun sofistere saygı duysalar da onlarda iki şeye karşıydılar. Bilgilerini parayla satmaları ve salt iknaya çalışmaları Aristo da sofistlere karşıydı. (Sokrates—eflatun—Aristo—çiçero—seneca—marcus fabius hakkında yazılar ile devam eder…) (Ortaçağda avrupada ve islamda eğitim ile devam eder…, bunları başka kitaplardan araştırmak da fayda var.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder