Sf 9—avrupanın toplum olarak birliğinin bir ideal değil de kökü çok eskilere dayanan bir gündelik gerçek olduğunu görmeyi bana öğreten tarihsel gerçeklik oldu…sürecin birdenbire sonuca ulaşmasına her hangi bir olay neden olabilir: örneğin ural dağlarınıdan bir Çinli kafasının belirmesi yada su koca İslam magmasının şöyle silkinmesi
Sf 10—yunan-roma düşüncesi…gözüyle gördüğü yada onunla eşdeğerli şeylerden kopamıyordu, tıpkı bir kitabın resimlerinden başka şeyini anlamayan bir çocuk gibiydi.
…görülebilen her şey, o niteliğiyle kendisine görünüşten ileri gitmeyen baist bir maske olarak gözükür, gerisinde o maskeyi sürgit üreten bir gizli güç vardır ki, asıl gerçek odur.
Sf 16--..sorunların insanların önüne ne şekilde sergilenmiş olduğunu iyice kavramaksızın o yüzyılın tarihini yeniden yapılandırmak mümkün olmayacaktır
Sf 23--..solcu olmak sa sağı olmak gibi, insanın ahmağın biri olmak için seçebileceği sayısız olanaktan biridir: aslında her ikisi de ahlaksal felç durumunun çeşitli biçimlerindedir.
Sf 28..demogoji bir zihinsel yozlaşma biçimidir. 1750lerde fransada ortaya çıkmıştır…emsele şu ki o zamandan beri Fransa ve ordan yansıyarak tüm kıta, büyük sorunları çözmek için gereken yönetimin devrim olduğuna inanıyor…yani her şeyi ve her türlü sorunu bir vuruşta değiştirme iradesi..
Sf 29--..fransada bir büyük devrim ve birkaç vahşi yada gülünç devrim yapılmış olduğuna kuşku yok ama tarihsel günlüklerin çıplak gerçeğine bakacak olursak, şöyle bir durumla karşılaşırız… fransanın şu yada bu ölçüde bütün öbür halklardan gazla süreyle otoriter ve karşı devrimci rejimler altında yaşaması olmuştur…
Sf 31--…devrimler bir takım hakları ilan etmenin cömert ama ikiyüzlü telaşından ötürü, kendilerini dizginleyemezler ve sonuçta her zaman insanın temel haklarını ayaklar altına çiğnemişlerdir, yok etmişlerdir…
Sf 33--..ingitere avrupanın mürebbiyesi gibidir…geleceğe he zaman ilk ulaşan halktır, İngilizler…
Sf 42--…toplum her zaman iki dinamiğin birliğidir; azınlıklar ve kitleler…kitle vasat adamdır..azınlık olabilmek için ilkin her bireyin özel, nispeten bireysel nedenlerle kalabalıktan sıyrılması gerekir…
Sf 43--…kendi kendisini herkes gibi hisseden yine de bundan gocunmayan,kendinii başkaları ile aynı hissetmekten zevk alan her kişi kitledir. Sade bir adam düşünün, kenidni bir takım nedenlere dayanarak değendirmeyi denediğinde yani şu yada bu yönde yeteneği var mı, herhangi bir konuda başkalarından daha başarılı oluyor mu diye kendisine sorduğunda, hiçbir sıra dışı niteliğin bulunmadığını fark etsin. O adam kendini yeteneksiz ve sıradan, özel niteliklerden yoksun olarak hissedecektir. Ne var ki kendini kitle gibi hissetmeyecektir.
….seçkin azınlıklar…kendini başkalarından üstün sanan ukala olmayıp, dilediği ileri hedeflere ulaşamasa da, başkalarından beklediğinin fazlasını kendinden bekleyen kişidir…insanlığa uygulanabilecek en kökten ayrım işte bu iki yaratık sınıfı arasındadır. Bir yanda kendisinden çok şey bekleyerek güçlükleri ve görevleri sırtlayanlar, öbür yanda kendi kendilerinden özel bir şey beklemeyenler..kendi kendini mükelleştirmek için zor koşmaksızın…
Sf 76--…hayatta kararı ortam koşulları verir demek yanlıştır. Tersine ortam koşulları sürekli yenilenen ikilemdir, biz de karşısında hep karar vermek durumundayızdır. Aslında karar veren kendi karekterimizdir.
Sf 86--…önceden varolan düzen başkaldırmak değildir devrim, geleneksel düzeni alt üst eden yeni bir düzen kurmaktır.
Sf100--..zeki kişi hep kendini aptallığın iki parmak ötesindeyken yakalar, içine düşmesine ramak kalmış aptallıktan kaçınabilmek için bir çaba gösterir, zeka işte o çabadır. Oysa aptal kendinden hiç kuşkulanmaz..alışık olduğu hantal dünya görüşünü daha incelikli başka görüşlerle karşılaştırmaya zorlayamazsınız….
Sf 102--..oysa günümüzde vasat insan dünyada olup biten ve olup bitmesi gereken her şey üstünde en keskin fikirlere sahip….fikirleri aslında fikir değildir, onlara sahip olması kültürlü olduğu anlamına gelmez…
Sf 103---…barbarlık kuralları diye bir şey yoktur, kuralların yokluğudur barbarlık, başvuracak merci bulunmayışıdır…
…Kültürün artısı eksisi, kuralların az yada çok kesin olmasıyla ölçülür. Kurallar az gelirse, yaşantıyı kabataslak düzenler…
Sf 122--..ileri uygarlık demek, çetin sorunlarla baş etmek demektir. İşte o nedenle ilerleme ne denli büyük olursa, o denli büyük bir tehlikeye düşecektir…Tabi sorunlar karmaşıklaştıkça, onları çözmek için başvurulan araçlar da mükemmelleşecektir.
…günümüzün en kültürlü kişileri inanılmaz bir tarihsel bilgisizlik illetine tutulmuş bulunuyorlar…
Sf 124---..devrim kendi evlatlarını yer. Devrim ölçülü bir partiyle başlar, hemen ardından aşırıların eline düşer…Bir devrim 15 yıldan uzun sürmez, o da bir kuşağın yürürlükte kaldığı süredir…
Sf 131--..her insanın yaşantısı kendisi olabilme yolunda bir uğraş, kendi kendisi olma çabasıdır…
Sf 152--…kamusal yaşamda herhangi bir zorluk, bir çatışma yada sorun çıktığını düşününüz: kitle insanı onu derhal doğrudan devletin üstlenip , karşı konulmaz devasa araçlarıyla çözümlemesini bekler…günümüzde uygarlığı tehdit altında tutan en büyük tehlike budur işte…
Sf 154--..Mussolini şu formülü vazettiğinde işitmek üzücü oluyor: her şey devlet için, devletin dışında hiçbir şey olamaz, devlete karşı bir şey olamaz…
Sf 162--..egemenliğin sonuçta ruhsal güçten başka bir şey olmadığını kavrarız…
Sf 169--…Avrupa hakimiyetini yitirdi deniyor ama onun yerin alacak bir ortada yok. Avrupa deyince her şeyden önce Fransa, Almanya, İngiltere üçlüsü anlaşılıyor….
Sf 219--..sorun şu; Avrupa ahlaktan yoksun kalmış durum…
Sf 228--..şunu göz önünde tutmak gerekir ki, İngiltere bir yazarlar ülkesi değil, tüccarlar, mühendisler ve dindarlar halkıdır. O nedenle öyle bir dil ve söylem geliştirmiştir ki, başlıca amacı söylemek istenilenin açıkça söylenmesi değil, dada çok sezdirilmesidir…güney insanı gevezeliğe meyillidir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder