Bahaeddin Nakşibend hayatı görüşleri, tarikatları—Necdet Tosun
Önsöz—12 yyda orta asyada Buhara civarında doğan Hacegan tarikatı sonraki yıllarda Nakşibendiyye adıyla devam etmiştir…tarikatların çoğu silsilelerini Hz Ali’ye bağlarken Hacegan Hz Ebu Bekire bağlamıştır. Diğer tarikatlarda cehri zikir, sema, halvet, riyazet uygulamalarına olumlu yaklaşırken, bu tarikat istisnaları olmakla birlikte kabul etmemiş, sufinin toplum içinde erdemli birey olarak, aktif bulunmasına vurgu yapmışlardır.
Giriş—iki Müslüman ordunun birbiri ile savaştığı Cemel vakıasının ardından Suriye valisi muaviye ile HZ Ali orduları Sıffın’de çarpıştı. Bu savaş sonucu hakem olayını onaylamayan bir grup hariciler olarak adlandırıldılar ve asi oldular, Hz Ali ile savaşıp, yenilmelerine rağmen daima isyan halinde kaldılar. Sahabelerden bir kısmı da iç savaş olurken hiçbir taraf tutmayıp inzivaya çekildi.
(Muaviye—Hz Ali Muaviye ile savaştı. Hz Ali taraftarı bir grup ona asi oldu--hariciler. Hz Ali tarafından olup da hakem olayından sonra farklı görüşte olmaları nedeniyle, onlara karşı Hz Ali taraftarı bir grup oluştu, buna da Şia dendi)
Sf 35--..Hz Muhammed (sav) dinin emir ve yasaklarıyla ilgili temel esasları tüm ashabına açıkça bildirmiştir. Ancak dinin metafizik bilgilerini herkesin zihin ve idrak seviyesi aynı olmadığından (ashabı dahil) algılama ve kavrama düzeyi yüksek bazı ashabına, diğerinden farklı metafizik bilgi vermiş olabilir…
Sf--.. Hz Muhammed (sav) vefat ettiğinde Hz Ömer demiştir ki ‘kim Hz Muhammed (sav) öldü derse, boynunu vururum’. Buna karşılık hz Ebu Bekir ise ‘ki Hz Muhammed’e (sav) tapıyorsa, bilsin ki ölmüştür, Allah bakidir’
Sf 51--..hacegan tarikat kurucusu Abdülhalik Gücdevanidir. Buharaya yakın Gücdevan kasabasındandır.
Sf 52--..Gücdevan hafi zikir yapılmasını izin verdiği söylenir.
Sf 54--..Gücdevan’ın ortaya koyduğu 8 prensip, Hacegan ve Nakşibendi temel kaidleridir
1-alınan her nefeste gafletten uzak olmak
2-yürürken gaflete sebep olacak şeyi görmemek
3-beşeri sıfattan ilahi sıfata ulaştıracak iç alemdeki yolculuğa yönelmek
4-zahirde halk ile esasta Hak ile olmak
5-lisani zikir ile kalbi zikri icra etmek
6-kelime-i tevhidin ardından ‘Allah’ım maksadım sensin, rızanı isterim’ demek
7-lüzumsuz düşüncelerden uzak olmak
8-zikrin sebep olduğu uyanıklığı sürdürmek ve her zaman Hak’tan agah olmak
Sf 55--…Gücdevanı kurduğu tarikatta
• cehri zikir, sema, halvete yer vermeyerek
• fıkıh ve ilminin öğrenilmesi
• cahil sufiden uzak durulması
• mallın fıkıh kitapları olması
• birisi sen met ederse gururlanılmaması ve kınayınca da üzülünmemesi
• insanlardan bir şey istenmemesi
• Hak ve vermişse , halka dağıtılması
• Kabrin üzerine türbe yaptırılmaması gibi davranış esaslarını belirtmiştir.
Sf 95--..Abdülhalik Gücdevani’nin hafi zikir esasına dayalı olarak kurduğu Hacegan tarikatının unutulmaya yüz tutan prnesiplerini daha sonra Bahaeddin Nakşibendi ihya ettiği için yen bir tarikat olarak telakki edilmiştir.
Sf 100—..Bahaeddin gençliğinde babası ile nakışçılık yaptı. Derviş Halil (daha sonra sultan Halil oldu) sohbetlerine katıldı. Derviş Halil, Maveraünnehir padişahlığı verildi ve Bahaeddin 12 yıl onun yanından ayrılmadı.
Sf133--…Bahaeddin cömertti. Kendisine hediye getirene mutlaka hediye ile karşılık verirdi. İşşiz insanları müritliğe kabul etmezdi.. Çalışıp kazanmaya çok önem verirdi ve kendisi de ziraatla geçimini sağlardı. Onun prensibi dünyevi işlerde çalışarak kazanmak ve kimseye yük olmamak ancak çalışırken de Hak Taela’dan gafil olmamaktı.
Sf 170--…müridin bazen manevi halini yitirebileceğini söyleyen Ubeydullah Ahrar, bunun sebebi için şöyle der:…İslam kurallarına aykırı söz yada fiil olabileceği gibi, bir insanın gıybetini yapmak veya sebepsiz yere bir köpeği rahatsız etmek de olabilir…
Sf 309--…gaybların da perdeleri vardır.
1-birinci perde şeytandır ve bu on bin perde ile bulanmıştır, bu perdelerin kaldırılması gerekir. Burada perde kızıl ve kötü bir renkte görülür. Zikrin tesiriyle kötü renk laciverte dönüşür. Zikrin tesiriyle beşeri alaka azalır, renkler karışır, zikrin zatı perdelerden çıkıp ‘ benden başkası yok’ diye sayha atar. Bu düşünceyi yok etmek gerekir.zikre yeni başlayanların makamıdır.
2-ikinci tabaka nefsin gaybıdır. Onun perdesi laciverttir. Bu makamda on bin perdenin açılması gerekir. Zikrin ateşi sayesinde nefs faaliyetlerinden uzak durulur. Salikte bir nevi fena hali hası olur. Ölülerin hallerine vakıf olur. Bu makamın salik için tehlikesi, kendisini keşf ehli ve halkı ise basiretsiz olarak düşünüp ucba kapılmasıdır
3-kalp gaybının perdesidir. Kırmızı akik rengindedir. On bin perde kaldırılmalıdır. Gaybı sırlar zuhur eder.
4- sır gaybını perdesi. On bin perde var. Rengi beyaz. Leduni ilim salike bu makamda açılır
5-ruh gabının perdesi. On bin perde var. Rengi güzel sarı. Nefs nuru zayıflar
6-hafi gaybın perdesi. On bin perde var.Rengi gayet parlak siyahtır. Bu makamda salike Allah’ın zatı sıfatları tecelli eder. Bu makamda zındıklıktan ve ilhaddan korkulur. Helal ve haram arasında fark göremez.
7-gaybul-guyup perdesi. On bin perde var. Rengi yeşildir. Bu makamın özel sıfatı mutlak nurdur.
Sf 318-319--..Salik günlük ibadet hayatı... Uyanınca önce abdest alır ve 2 rekat şükür namazı kılınır. Ardından 40 Sübhanallah) yada 100 tevbe-istigfar. Sonra teheccüd namazını kılar. Ardından sabah namazına kadar zikir ile meşgul olunur. Sabah namazı kılınır. Güneş doğana kadar zikir yapılır ve güneş doğduktan sonra 2 rekat iştirak, 2 rekat eman namazı kılınır. Kuran okunur….güneş bira daha yükseldikten sonra 12 rekat duha namazı kılınır…öğlene kadar dünya işleri ile uğraşılır. Öğlen namazının cemaatle kılınmasına özen gösterilir. Öğlen namazından sonra dünya işleri ile uğraşılır. İkindi namazından sonra Kuran okunur…akşam ile yatsı namazı arasında mümkünse mescide kalınarak evrad ve ezkar ile meşgul olunur. Yatsı namazından sonra Kuran okunur. Sonra sohbet yapılır (bazı kaynaklar konuşulmaz der)
Sf 332--..riyazat; nefsi terbiye etmek için az yemek ve az uyumak gibi uygulamalara verilen addır. Halvetin en önemli şartları az yemek ve az uyumak olup, halveti kabul eden Nakşibendiler riyazatı da kabul etmiştir. Halveti kabul etmeyen Nakşibendiler ise riyazatı da kabul etmemişlerdir.
Sf 339--..Nakşibend, tarkatını sağlam şeriat ve sünnet uymak olarak tarif eder…helal ve haram konusunda titiz olduğu için şüpheli yemek yemez, müridlerine de yedirmez…
Sf 342---…bir çok tarikatın aksine silsilesini hz Ali’ye değil de Hz Ebu Bekir’e dayandırması ile Sünniliğe büyük önem verdiğini sembolize eder.
Sf 351---..vahdet-i vücut…bu düşünceye göre hakiki varlık bir tanedir, o da Allah’dır. Bizim eşya ve kainat diye etrafımızda gördüğümüz şeyler hakiki varlık değildir. Hayali ve gölge varlıklardır. Bunlar Allah’ın isim ve sıfatlarının farklı mertebelerde taayyünü yani görüntüsü ve tecellisidir.
Sf 353--..Nakşibendinin vahdet-i vücut hakkında görüşünü kesin olarak tespit etmek zordur. ‘ görülen ve biline her şeylerin hepsi Allah’tan başkadır’ şeklindeki sözünü de dikkate alarak…
Sf 355--.. Kaşgari’nin sözü; biz yoktuk, Allah vardı. Biz olmayacağız. Allah olacak. Bugün de biz yokuz, Allah var.
(iki temel farklı görüş var; 1-vahdet-i vücut=Her şey Allah, tüm eşyalar da onun isimlerinin tecellisi ve 2—diğer görüş ise Allah var ve yarattıkları var)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder